Makalenin konusu şıra nedir etrafında dönecek. şıra nedir hakkında bilgi ediniyorsanız, bu Şura Suresi Meali makalesinde şıra nedir’yi Hometown Inn ile açıklığa kavuşturalım.

Şura Suresi Meali içindeki şıra nedir ile ilgili içeriğe ayrıntılı olarak genel bakış

Videoyu buradan görüntüleyin

SEE ALSO  İda Colors Hotel & Daniska Beach | Altınoluk Kazdağları’nda Plaj Restoran Otel Birarada Harika Tesis | altınoluk restaurant ile ilgili en ayrıntılı bilgiye genel bakış

Bu Hometown Inn web sitesinde sizin için daha değerli verilere sahip olmak için şıra nedir dışındaki diğer bilgileri güncelleyebilirsiniz. HometownInn web sitesinde, sizin için her gün yeni ve doğru bilgileri her zaman güncelliyoruz, Sizin için en iyi değeri sunma arzusuyla, Kullanıcıların İnternet’e en doğru şekilde bilgi ekleyebilmelerine yardımcı olun.

şıra nedir ile ilgili içerik

Şura Suresi Mekke’de nazil olmuştur. 53 ayet. Adını 38. âyet-i kerimede geçen “danışmak, danışmak” anlamlarına gelen ve yapılacak işlerin kararlaştırılmasında ve devletin idaresinde çok önemli yeri olan اَلشُورٰي (şura) kelimesinden alır. Resmi düzene göre 42. sure olup, azalan sırada 62. suredir. .

SEE ALSO  HAKİKİ RUMELİ KÖFTECİSİ - MERKEZ/SAKARYA | adapazarı köftesi hakkında en ayrıntılı bilgileri kapsayan

şıra nedir hakkındaki bilgilerle ilgili bazı fotoğraflar

Şura Suresi Meali
Şura Suresi Meali

Okuduğunuz Şura Suresi Meali hakkında bilgi bulmanın yanı sıra, Ardından, günlük güncellemeyi hemen aşağıda olan daha fazla konu arayabilirsiniz.

SEE ALSO  Çanakkale Kıyıdan Aksiyon Dolu Levrek Avı (Seabass) | özlüce levrek ile ilgili en eksiksiz bilgiye genel bakış

Burayı tıklayın

şıra nedir ile ilgili birkaç anahtar kelime

#Şura #Suresi #Meali.

SURA.

Şura Suresi Meali.

şıra nedir.

şıra nedir bilgisiyle hometown-inn.com sizin için güncellenen bilgiyle, size değerli getirmeyi umarak daha fazla bilgiye ve yeni bilgiye sahip olmanıza yardımcı olacağını umuyoruz.. Hometown Inn şıra nedir hakkındaki makaleyi takip ettiğiniz için içtenlikle teşekkür ederiz.

  1. Seda diyor ki:

    Rabbim sen büyüksün sen bu dünya da da ahirette de bizlere iyilik ver günahlarımızı affet rabbim dualarımızı kabul et amin

  2. selahattin akça diyor ki:

    (HAMDI DÖDÜREN MEALİ ŞÜRA/38.AYET) Onlar, Rablerinin çağrısına uyarlar ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için harcarlar.(Açıklama: 38 nci âyette Allah’a inanmanın ve namaz kılmanın, “şûra” ilkesi yani halka danışma, başka bir deyimle demokrasi ile birlikte zikredilmesi dikkat çekicidir. İslâm’da istişare (danışma): Şûra, İslâm’da önemli bir anayasa ilkesi ve devlet yönetiminin önemli bir unsurudur. Şûra, meşveret ve muşâvere sözcükleri, Arapça “şâvere” fiilinin mastarları olup, sözlükte; balı arı kovanından çıkarıp almak, önemli bir konuda birisine danışmak, fikir ve düşünceleri öğrenerek en doğru ve isabetli hükmü elde etmeğe çalışmak anlamlarına gelir. İslâm’da şûra ve istişarenin meşruluğu kitap, sünnet ve sahabe uygulamasına dayanır. İlk olarak Mekke döneminde inen yukarıdaki âyette (Şûra, 42/38), inananlar kendi aralarında danışmağa teşvik edilir. Buna göre, savaş ve benzeri önemli konularda müminler, istişaresiz karar vermezler. İslâm toplumunun devlet yönetimi şûrâ esasına dayanır. Kimi fakihler bu âyete dayanarak “nass’ın işareti” yoluyla İslâm toplumunun bir “şûrâ heyeti” ni seçip işbaşına getirmesi gerektiğini söylemişlerdir. Çünkü İslâm toplumunun, yönetimi denetlemek ve devlet işlerini düzenlemede ona yardımcı olmak hakkı ve sorumluğu vardır. Medine döneminde inen şu âyette ise, Allah elçisinin, ashab-ı kiramla istişare etmesi istenmiştir: “.İş konusunda onlarla istişare et. Kararını verince de, Allah’a güvenip dayan. Çünkü Allah kendisine güvenip dayananları sever.” (Âl-i İmran, 3/159). Hz. Muhammed aynı zamanda bir devlet başkanı olduğu için, bu danışmanın devletin önemli yönetim işlerini de kapsadığında kuşku yoktur. Hz. Peygamber, Uhud savaşı öncesinde, ashabıyla istişare etmiş, kendi kanaati Medine içinde kalarak savunma harbi yapmak olduğu halde, özellikle Bedir savaşına katılamamış gençlerin ve çoğunluğun görüşüne uyarak, kent dışına çıkmış ve düşmanı Uhud’ta karşılamıştır. (bk. Buhârî, İ’tisâm, 28; Miras, age, X,187). Savaşta kimi olumsuzluklar yaşandıktan sonra inen Âl-i İmran 3/159 ncu âyette, istişareyle verilen böyle bir karar için kimsenin suçlanmaması gerektiğine işaret edilmiş, Allah elçisinin sahâbesine yumuşak davranması övülmüş ve yine istişareye devam etmesi istenmiştir. İstişarenin önemi çeşitli hadislerde şöyle vurgulanmıştır: Ebû Hüreyre’den, “Arkadaşlarıyla, Hz. Muhammed’den daha çok istişare eden kimse görmedim.” (Tirmizî, Cihâd, 35; Şâfiî, Ümm, VII, 95; Suyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, II, 90). “İstişare edilen, kendisine güven duyulan kimsedir.” (Ebû Dâvud, Edeb, 114; Tirmizî, Zühd, 39, Edeb, 57). Allah elçisinin, Ebû Bekir ve Ömer (r. anhümâ) için şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Eğer siz ikiniz, bir konuda görüş birliği ederseniz, ben size karşı çıkmam” (A. b. Hanbel, Müsned, IV, 227). Hz. Peygamber’in savaş kararı gibi önemli konularda, sürekli olarak, danışma yoluyla karar verdiğine ilişkin pek çok örnekler vardır. Biz birkaçına kısaca yer vereceğiz: Allah’ın elçisi, 205 kişilik bir güçle Hicretin ikinci yılında Kureyş’in düzenlediği bir ticaret kervanını izlemek üzere, Medine’ye 120 km. kadar uzaklıktaki Bedir kasabasına doğru yola çıkmıştı. Bedir’e yaklaşınca, büyük bir Kureyş ordusunun kendi üzerlerine gelmekte olduğunu öğrendiler. Allah’ın elçisi, ashâb-ı kiramla istişare ederek, kervanı izlemek yerine, düşman ordusunun karşısına çıkma kararı aldı. Asker de, fizik çevreyi iyi tanıyan ve çölde suyun önemini bilen Habbab İbn el-Münzir’in görüşüne uyularak, Bedir Köyü’nün en sonundaki bir su kaynağının başına yerleştirildi. Yapılan savaşı müslümanlar kazandı ve düşmandan bir kısım tutsaklar alındı (bk. Müslim, Cihad, 1779, II, 1403, 1404; İbn Hişam, Sîre, II, 614; Ahmet Ağırakça, “Bedir Gazvesi”, Şamil İ. A., I, 217-219). Kur’an’da henüz, savaş tutsaklarıyla ilgili bir düzenleme yapılmadığı için, Allah’ın elçisi Bedir tutsakları konusunu da sahabeyle istişare etti. Hz. Ömer’in de içinde bulunduğu bir kısım sahabeler, tutsakların öldürülmesini, Hz. Ebû Bekir ve onun gibi düşünenler ise bunların kurtuluş fidyesi karşılığında salıverilmesi görüşünü savundular. Bu ikinci görüş uygulandı ve her bir tutsak dört bin dirhem (5 dirhem 1 kurbanlık koç bedelidir) bedel karşılığında serbest bırakıldı. Kurtuluş fidyesini ödeyemeyen bir kaç tutsat da, onar tane müslüman çocuğuna okuma-yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakıldı (krş. Enfâl, 8/67, 68). Daha sonra inen âyetlerle savaş tutsakları konusu düzenlenmiştir (bk. Muhammed, 47/4; el-Bakara, 2/191; el-Enfâl, 8/61,67; et-Tevbe, 9/5, 29). Hendek Gazvesi’nde de, (5/627) yapılan istişare sonucunda, kentin açık olan tarafına hendek engeli kazılarak savunma harbi yapılması, çoğunlukla karar altına alınmış ve başarıyla uygulanmıştır. Hendek kazma teklifi, Selman el-Fârisî’den (ö.36/656) gelmiş ve kabul görmüştür (bk. İbn Hışâm, Sîre, II, 214, 216, 220,254, 255; Taberî, Tarih, II, 564- 566). İstişarenin hükmü: İlk dönem İslâm fakihlerinin çoğunluğu, istişarenin genel anlamda farz değil kuvvetli bir sünnet olduğu görüşündedir. Ünlü Hanefî fakihlerinden Serahsî (ö. 490/1097), istişarenin kapsamını daha geniş tutarak şöyle demiştir: “Hâkim, bilgin bile olsa, diğer bilginlerle istişareyi terk etmemelidir. Çünkü Allah’ın elçisi, ashabıyla insanların en çok istişare edeni idi. Hatta O, onlarla aile fertlerinin yiyecek ve katığı konusunda bile istişare ederdi. Çünkü Hz. Peygamber istişarenin akıl ve zihin melekesini açtığını ifade etmiştir” (bk. Şâfiî, el-Ümm, 2. Baskı, Kahire 1393, V, 18; İbn Kudame, eş-Şerhu’l-Kebîr, XI, 396; Serahsî, el-Mebsût, XVI, 71).) (NOT ŞURA SÜRESİ 53 AYETTİR)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.